Saturday, 29 October 2011

bireysellik

avrupalılar'ın bireyselliğini eleştirmeyi doğru bulmuyorum.
eskiden bu bireyselliğin ne anlama geldiğini hiç anlamıyordum.


kadına indirgeyeyim durumu..paris'te genç kadınlar yalnız otururmuş tek odalı evlerinde,evlenmezmiş diye konuşulduğunda zihnimde karanlık bir oda,uyuşuk bi kedi,üzgün bir hayat geliveriyordu.


peki biz nasıl yaşıyoruz ilişkilerimizi?


dipdibe,kucak kucağa..nefes almadan..sağlıklı mı?


şimdiyse tıpkı da o bahsi geçen kadın profiline benziyorum..bir farkla..


odam rengarenk..cıvıl cıvıl..insandolu..arkadaş..kedi.


en önemlisi bu durumdan son derece memnun olmam..istediğim kadar özgürlük,istediğim kadar sosyallik veya kendime ait zamanlarım..


virginia wolf ne güzel de demiş 'her kadının kendine ait bir odası olmalı' diye..sadece kadınların değil herkesin kendine ait bir alanı olmalı..


insanlara tavsiye vericem haddim veya değil! 


nasıl olsa yalnız kalmaktan korkacakları için bu dediğimi kimse beğenmeyecek..


madem illa evlenmek istiyosunuz,çocuk istiyosunuz ayrı evlerde yaşayarak da bunu yapabilirsiniz.bir daha düşünün...

2 comments:

  1. dostum, bunu ayse arman yapmaktaydi bir ara diye hatirliyorum. herkesin kendi evi vardi ve ara sira ortak zaman geciriyolardi.

    kendine ait zaman ve mekan guzel de, iyice uzaklasan insanlar/insanlik daha ne kadar yabancilasacak birbirlerine? yabancilasmayi gectim, tahammulsuzluk ve hosgorusuzluk dizboyu. o ne olacak? :)

    ReplyDelete
  2. Sonuna kadar katılıyorum. Ayrı evde evliliği bilemem, beni aşan bir konu.
    Ama kendi mekanım, kendi saatlerim, harika. Yalnızlığın yalnızlığı çekmemesi için dikkat etme şartıyla! ;)
    Sex&City'nin son bölümlerinde işlenmişti bu konu, Carrie evleniyor ama evini boşaltmıyordu, arada kendisi ya da arkadaşları kafa dinlemeye buraya kaçıyorlardı. (Vay, sex&city'den alıntı yapacağım hiç aklıma gelmezdi!)

    ReplyDelete